Trendyol Süper Lig’in 17. haftasında Beşiktaş, konuk ettiği Çaykur Rizespor’u 1-0 yenerek sahasında 4 maç sonra galip geldi.
Tüpraş Stadyumu’nda oynanan maçta siyah beyazlılara galibiyeti getiren golü 64. dakikada Rashica kaydetti.
Spor yazarları karşılaşmayı şöyle değerlendirdi:

Fatih Doğan: “İki kahraman ve gençlerin azmi”
Beşiktaş, 11’inin müdavimi 5 oyuncusundan yoksun çıktığı Rizespor karşısında kritik ama çok önemli bir galibiyet aldı. Kritik diyorum çünkü 2 maçta 2 galibiyetle yeni görevine hızlı giriş yapan Recep Uçar’ın takımı ilk yarıya çok akıllı başladı. İlk 30 dakika beraberlik sosuna bulanmış satranç müsabakası gibiydi. Kapalı tribününde bu dilimde ‘Sergen hocam bu takım neden oynamıyor?’ tezahüratları duyulurken, kale arkasından maç devam ederken bu söylemden rahatsız olanların ıslıkları da duyuldu. Bu işi bilenler Sergen Yalçın ve takım için bıçak sırtında yürüdüğü yorumunu doğal olarak yapar. Başta kaptan Orkun ve gecenin yıldızı Rashica olmak üzere bütün takım, hem tempolarını hem de oyun kalitelerini yükseltti. Orkun’un direğe takılan şutu kadar ikinci yarıda soyunma odasından daha bir hırslı döndü. Onunla birlikte orta sahada Kartal ve Demir Ege elinden geleni bence yaptı. En azından Ege’nin iki maçta anlaşılmaz hatalar yapan Ndidi’nin yokluğunda hatası yoktu. Beşiktaş, 6 kez öne geçtiği maçlarda puanlar kaybetmişti. Rashica, haftanın golüne imza attı. İlk yarı kötü oyun, ikinci devre mücadele eden takıma ve iyi oyuna dönüştü. Beşiktaş, değerlendiremediği pozisyonlar da buldu ama son dakikalarda korku dolu anlar da yaşadı. Gecenin özeti şu; Beşiktaş, puan kaybetse ortalığın karışabileceği bir geceyi başı dik atlatmayı başardı. (Sabah)

Bilal Meşe: “Bu kadroyla iyi sonuç”
Hele şükür, Taylan ve Kartal’ı 11’de gördük… Kartal’ı tanıyoruz, onun yeteneklerine yabancı değiliz. Taylan’ı ise herkes gibi ben de merak ediyordum, rihayet Sergen hoca, onu vitrine çıkardı, iyi de yaptı.
Kartal’ı mücadeleci futbolu nedeniyle beğenirim. Artı isabetli ara paslar atabilen bir fotoğraf. Taylan da öyle sırıtmadı, oynamaya gereksinimi var. Biri daha var, Paulista’nın partneri Djalo… Maşallahı var, yerde, havada etkili, topla çıkışlarında sağlam oynuyor, üstelik çok çabuk, daha ne olsun. Artı bu çıkışlarda Abraham’a yaptığı servisi harikaydı.
Bakın, Abraham ilk yarının sonlarında sakatlandı, çıktı, yerini Devrim’e bıraktı. Abraham’a kızanlar olabilir, o fırsatı kaçırdığı için! Fakat sanırsınız ki kanatlardan ona servis yapılıyor, o da bol bol kaçırıyor! Servis sıfır ötesi o ne yapsın?
Diğer bir şaşkınlığım Rafa Silva’nın kulübede olmasıdır! Nasıl sulh oldular, elbette araştıracağız! Günlerce kamuoyunu meşgul etti Rafa olayı.
Maça gelince, Rizespor hafife alınacak bir takım değil, bunu gördük. Savunma yapmayı ve de topa sahip olmayı iyi beceriyorlar. Tek eksikleri rakip kaleye şut atamadan ilk yarıyı tamamladılar!
Beşiktaş ilk yarıda rakip savunmayı açamadı, uzaktan şutlarla kaleyi yokladı. Nitekim Orkun iki kez uzaktan denedi, biri direkte patladı. En net pozisyon Abraham’ın kaçırdığı idi, kaleci izin vermedi.
İkinci yarı mı? Futbol ve mücadelen biraz olsun keyif aldık. Tabi ki bunun temelinde konuk takımın ofansif oyuna dönüş yapması vardı. Nitekim, 47’de Sakyi’nin şutunda top üst direkte patlarken, taraftarların ağzı yüreğine geldi!
Abraham’ın çıkmasıyla Rashica forvete geçti. Kartal’ın pasıyla 64’te göbekten indi, iki savunmacıyı geçti, kalecinin yanından topu uzak köşeye göndererek, şeytanı bacağını da kırdı! Rashica’nın golü, futbol kalitesini bir tık yukarı taşırken, konuk takım özellikle duran toplarda etkili olmaya çalıştı. Azatma dakikalarında da oldukça etkili gözüktü, Taylan Antalyalı’nın bazukasını Ersin kornere tokatladı.
Beş dakikalık uzatmada Beşiktaş 1-0’ı korumak adına savunmasında büyük bir mücadele ortaya koyuyorsa varın, gerisini siz düşünün! Valla Sergen hocanın elindeki malzeme bu, iyi bir yemek çıkar mı, sabaha kadar tartışırız! Neyse ki, Kartal üç puanla tanıştı, iş kazasına uğramadı. Dileriz bu moral diğer maçlara yansımalar yapar! (Milliyet)
Güntekin Onay: “Eksik Beşiktaş, savaşarak kazandı!”
Beşiktaş dün kadroda birçok eksiği varken olağanüstü mücadele ederek kazandı. Takımların bazı koyu taraftarları sık sık şunu der: “Hoca beni oynatsa ölümüne savaşırım, sahada basmadık yer bırakmam. Gerekirse ruhumu bırakırım.” Dün Beşiktaş büyük ölçüde bu ruh ile oynadı. Öyle ki Tammy Abraham oyundan çıktıktan sonra sahada altyapıdan yetişme 5 oyuncu birlikte forma giydi. Kaptan Orkun Kökçü’yü de katarsak, Beşiktaşlı olduğu bilinen oyuncu grubu galibiyet için çok savaştı. Tammy Abraham sakatlandıktan sonra kulübede forveti olmayan Beşiktaş’ta teknik direktör Sergen Yalçın, Milot Rashica’yı santrfor pozisyonunda kullandı ve Kosovalı futbolcu kariyerinin en güzel gollerinden birine imza attı.
Dün Beşiktaş’ta herkes çok yoğun bir mücadele verdi ancak özellikle Orkun Kökçü çok istekli ve kazanma arzusuyla doluydu. Hem sahada hem de kulübede birçok eksiği olan Beşiktaş için tek vazgeçilmez olan gerçek: Mücadele gücü.
Dün de buna tanık olduk. Ligin ilk yarısı siyah beyazlılar için ciddi derecede sorunlarla ve olumsuzluklarla geride kaldı. Aynı maçlarda aynı senaryolarla Sergen Yalçın’ın takımı küçük detaylarla 8-10 puan daha fazla alabilirdi.
Ligin devre arasında fırsat transferi olacaksa yapılabilir. Tribünler istiyor diye popülist hamleler yapılmamalı. Alınacak oyuncular günü kurtarmak için değil bundan sonraki sezonları da hesaba katarak hareket edilmeli. (Hürriyet)

Cem Dizdar: “Yolu çok uzun”
Lakin unutulmasın ki çoğu ilk yarı buna yakın geçiyordu ve bu verimsizlik sadece “gedikli oyuncu” yokluğuna bağlanmamalı. Böylesi oyunların ardından teknik adamlar, “Rakibe pozisyon vermedik” diye rahatlatıcı ifadeler kullanmayı yeğlerken eklemeyi de ihmal etmez; “Girdiğimiz iki pozisyon var, birini gol yapsaydık…” Oysa futbol bu tür faraziyelerden pek hoşlanmaz. Bu oyun takımdan antrenmanda çalışılanları sahada yapmayı talep eder ki, dün ilk yarı en azından kazanmak zorunda olan Beşiktaş’ta buna dair ciddi işaretler göremedik. Esasen ilk devre tam da Rize’nin istediği gibi tamamlandı. Çünkü artık onlar da ikinci devre kontratak ya da “geçiş oyunu” fırsatları için maç süresini kısaltmış oldular.
Nitekim ikinci devreye güçlü başlayan Rize oldu. Üst üste geliyorlardı ama beklenmedik bir “geçiş”le golü bulan Milot Rashica’yla ev sahibi oldu! Devamında karşılıklı olarak dengesi olmayan girişimler olsa da tercih sorunları nedeniyle gol çıkmadı. Uzatmadaki Rize baskısına karşın Ersin Destanoğlu’nun çıkardığı özellikle bir top maçın süslerinden biri oldu. Ersin takımının maçı kazanmasındaki başat aktör olduğuna göre Beşiktaş’ın yolu hayli uzun demektir. Neticede iki takım da ilk devreyi ihmal edip ikinci devreyi baz alarak konuşursak ülke vasatının üzerine çıktı demeyelim ama en azından çıkmaya gayret etti. (Fanatik)

Cem Dizdar: “Yolu çok uzun”
Lakin unutulmasın ki çoğu ilk yarı buna yakın geçiyordu ve bu verimsizlik sadece “gedikli oyuncu” yokluğuna bağlanmamalı. Böylesi oyunların ardından teknik adamlar, “Rakibe pozisyon vermedik” diye rahatlatıcı ifadeler kullanmayı yeğlerken eklemeyi de ihmal etmez; “Girdiğimiz iki pozisyon var, birini gol yapsaydık…” Oysa futbol bu tür faraziyelerden pek hoşlanmaz. Bu oyun takımdan antrenmanda çalışılanları sahada yapmayı talep eder ki, dün ilk yarı en azından kazanmak zorunda olan Beşiktaş’ta buna dair ciddi işaretler göremedik. Esasen ilk devre tam da Rize’nin istediği gibi tamamlandı. Çünkü artık onlar da ikinci devre kontratak ya da “geçiş oyunu” fırsatları için maç süresini kısaltmış oldular.
Nitekim ikinci devreye güçlü başlayan Rize oldu. Üst üste geliyorlardı ama beklenmedik bir “geçiş”le golü bulan Milot Rashica’yla ev sahibi oldu! Devamında karşılıklı olarak dengesi olmayan girişimler olsa da tercih sorunları nedeniyle gol çıkmadı. Uzatmadaki Rize baskısına karşın Ersin Destanoğlu’nun çıkardığı özellikle bir top maçın süslerinden biri oldu. Ersin takımının maçı kazanmasındaki başat aktör olduğuna göre Beşiktaş’ın yolu hayli uzun demektir. Neticede iki takım da ilk devreyi ihmal edip ikinci devreyi baz alarak konuşursak ülke vasatının üzerine çıktı demeyelim ama en azından çıkmaya gayret etti. (Fanatik)

Murat Özbostan: “Stres ve baskı altında şifa gibi 3 puan!”
Beşiktaş evinde kazanarak gerçekten derin bir “Oh” çekti… Aksi bir sonuç deprem etkisi yaratırdı. Eksik çok, sakat çok… Üstüne Abraham da sakatlanınca Beşiktaş’ın oynayacak futbolcusu bile kalmadı. Transfer dönemindeki plansızlık Beşiktaş’ın bugünlerde acı çekmesine neden oluyor. Bu kadar soruna rağmen tribüne gelen taraftar için ne yazsak azdır. O kadar büyük bir sevgi ve vefa var ki, kulüplerine karşı her hafta “Elbet beyaz bir sayfa açacağız” diye hep umut içindeler. Ligin ilk yarısı bitti; Beşiktaş’ın defans kurgusu, bekleri oturmadı. Orta saha desek, aynı durumda. Kanatlar hep sorun… Aslında şu maçtan bu kadar soruna rağmen 3 puan almak müthiş bir şey. Rafa Silva ısınmak için sahaya çıkıyor. Topa zoraki vuruyor. Kendini gizlemek için de siyahlara bürünüp sadece gözleri görünüyor… Banka soyguncusu gibi! Zaten golde de sevinmeyen tek adamdı. Bu uygunsuz tavırlar takımın enerjisini de aşağı çeker… Yollayın da herkes kurtulsun artık..
İlk yarıdaki tıkanıklık sonrası Rashica gibi bir yıldızın devreye girmesi ve attığı nefis gol camianın da taraftarın da umudu oldu. Beşiktaş’ın kadro kalitesini ve derinliğini artırması lazım. Transfer döneminde en az 5 oyuncu şart… Stoper, sağ bek, sol bek, orta saha, forvet… Bu maçta Abraham sakatlandı, El Bilal Toure yok… Genç Mustafa Hekimoğlu hep sorunlu. Forvete Rashica’yı geçirdi Sergen Yalçın, bu hamlesi golle karşılık verdi. Sonuçta Beşiktaşlı oyuncular mücadele etti, koştu, çabaladı ama sonuç ve kalite bu kadar. Beşiktaş maçları tamamen kontrol altına alıp baskılı oynayamıyor. Rakiplerine oynama fırsatı veriyor. Stresli oldukları, panik halleri her türlü belli oluyordu. Sakin ve rahat değildi kimse… Bunu da normal karşılamak lazım. Beşiktaş’ın devre arasında yapacağı çok iş var. (Sabah)
